Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Türeyiş Destanı

    yeraltından_mektup_var
    yeraltından_mektup_var
    *****Adminiçe*****
    *****Adminiçe*****


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 69
    Yaş : 35
    Bulunduğu Yer (zorunludur)* : İstanbuL
    İş/Hobi : öğrenci
    Kayıt tarihi : 15/10/07

    Türeyiş Destanı Empty Türeyiş Destanı

    Mesaj tarafından yeraltından_mektup_var Paz Ekim 21, 2007 1:47 pm

    Bir Uygur destanıdır. Büyük Türk
    İmparatorluğunu Göktürkler' den devralan Uygur Türkler' i, Türeyiş Destanı
    ile soylarının vücud buluşunu anlatırken aynı zamanda da, bütün Türk
    boylarında hakim bir inanış olarak beliren, soyun ilahi bir kaynağa
    bağlanması fikrini bir kere daha belirtmiş olmaktadırlar.

    Uygur Türeeyiş Destanının, Göktürk-Bozkurt
    Destanı ile çok yekın benzerlikleri, ilk okuyuşta anlaşılacak kadar açıktır.
    Hemen bütün Türk Destanlarının birinci derecedeki unsuru olan kurt motifi,
    gerek Türeyiş ve gerekse Bozkurt Destanlarında bilhassa ilahileştirilmekte
    ve neslin başlangıcı ve devamı bu ilahi motife bağlanmaktadır.

    Türeyiş Destanı, aslında bir büyük
    destanın başlangıç kısmına benzemektedir. Büyük bir ihtimalle, Göktürk-Bozkurt
    destanı gibi Uygur Türeyiş Destanı da, ilk büyük Türk Destanı olan Yaradılış
    Destanının etkisi altında gelişip meydana getirilmiş, daha dar bir muhitin
    veya daha tecrid edilip kavimleşmiş bir sıoyun küçük çapta bir yaradılış
    destanıdır. Nitekim, bundan sonra göreceğimiz, yine bir Uygur Destanı olan
    Göç Destanı, Türeyiş Destanının tabii bir devamı intibaını vermektedir.

    Destan:
    Büyük Hun Hakanlarından birinin iki kızı vardı.
    Kızlarının ikisi de bir birinden güzeldi. Ökle güzeldi ki, Hunlar, bu iki
    kızın da, ancak ilahlarla evlenebileceğine inanıyor ve bu kızların insanlar
    için yaratılmadığını söylüyorlardı.

    Hakan da aynı şekilde düşündüğü için kızlarını
    insanlardan uzak tutmanın çarelerini aradı. Ülkesinin en kuzey ucunda, insan
    ayağı az basan veya insan ayağı hiç görmeyen bir yerinde, çok yüksek bir
    kule yaptırdı. Kızların ikisini de bu kaleye kapattı. Ondan sonra da aklınca
    inandığı tanrısına yalvarmağa başladı. Öyle bir yalvarıyor ve öyle
    yakarışlarla tanrısını çağırıyordu ki nihayet bir gün, Hakanın kendi aklınca
    inandığı tanrısı dayanamadı ve bir Bozkurt şekline girip geldi. Hun
    Hakanının kızlarıyla evlendi.

    Bu evlenmeden birçok çocuk doğdu; bunlara Dokuz
    Oğuz- On Uygur denildi ve bu çocukların hepsinin de sesi Bozkurt sesine
    benzedi, yine bu çocuklar, birer Bozkurt ruhu taşıyarak çoğaldılar.

      Similar topics

      -

      Forum Saati Cuma Kas. 08, 2024 4:57 pm